Nihal Yetkin

Nihal Yetkin

Metaforlarla Tercüman nedir, ne değildir?



Tercüman neye benzer?

Tercüman bir “atlet”tir; çünkü işi dayanıklılık, sürekli çaba ve mücadele ister. Enerjisini ve zamanını iyi kullanması gerekir.

Tercüman bir “artistik patinajcı”dır aynı zamanda çünkü bu çabanın, mücadelenin sonucu ortaya çıkan eserde estetik bir yön vardır.

Tercüman bir “fikir işçisi”dir, kafasını toplayabilmesi, taraflar arasında pürüzsüz, en azından yeterli bir aracılık yapabilmesi için düzenli ve huzurlu bir yaşantıya sahip olması gerekir.

Tercüman bir “teknik uzman”dır; iyi bir yabancı dil bildiği için tercümanlık yapan alaylılar ile teknik bilen ve uygulayan tercümanlar arasında hem biçim hem de içerik olarak net farklar göze çarpabilir. Ama bu alaylıların okullular gibi olamayacağı anlamına gelmez; azim ve yetenek belirleyicidir.

Tercüman bir “oyuncu”dur; aktarım işlemini özüne uygun bir şekilde aktarmakla yükümlüdür. Sıra kendine geldiğinde bazen öyle transa geçmiş olur ki konuşucunun vurgusu ve beden dilini bile yineleyebilir.

Tercüman bir “mimar”dır, yapılarla uğraşır, onları söker tekrar yapar ancak mimardan farklı olarak yaparken sökmüş, sökerken yapmış olur.

Tercüman ne değildir?

Tercüman “bir küçücük fıçıcık içi dolu sözcük” değildir. Yani “ayaklı sözlük” değildir. Yaptığı iş sözcüklerin çok ötesinde zihinler ve bağlamlararası bir faaliyettir.

Tercüman “mahkum” değildir. İstediği ya da kendini yeterli gördüğü metnin çevirisini yapabilme inisiyatifini kullanabilmelidir.

Tercüman “yargıç” değildir, şu doğru bu yanlış gibi yargılarla çeviri sürecini yönlendiremez.

Tercüman bir deyimimizdeki gibi “boyacı küpü” değildir veya teknoloji bir benzetmeyle bir “yazıcı” değildir. Tuşa bastığınız anda öteki dilde bir metinle karşılaşılamaz. O metindeki tüm öğeleri gerekli şekilde tekrar dokuyan bir “zanaatkar”dır.

Tercüman bir “robot” değildir. Onun da temel ihtiyaçları vardır, yemek, dinlenmek gibi. Açbilaç ve uykusuz birinden saatlerce tam performans beklemek insani bir tutum sayılamaz.

Tercüman “cepten yiyebilen bir mirasyedi” değildir. Doğuştan ya da eğitimle sözcük dağarcığı ve dünya bilgisi iyi bir seviyede olsa bile zaman içinde kendini tazelemediği takdirde bilgisi söner. Paul Auster’ın bir romanında belirttiği gibi “ateşin sönmemesi için sürekli kömür ilave etmek” gerekir.

Tercüman bir “sudoku bulmacası” değildir. Hakiki bir sudokunun tek bir çözümü vardır. Halbuki sözlü çeviride iletişimi sağladığınız takdirde birden fazla yorumlamayla tatmin edici bir sonuca ulaşmak mümkündür.

Tercüman-lık

Öyle dışarıdan görüldüğü gibi lık lık su içmek gibi kolay bir iş değildir.

Peki ya nedir?

İyi yapıldığında bir merdivene dönüşür. Sizi normalde erişemeyeceğiniz güzel ve yüksek yerlere eriştirebilir.

Bir nevi çocukluğumuzun çizgi filmleri gibi birer “He-Man” veya “She-Ra” olmaya teşebbüs etmektir. Beden değilse bile sinirler çelikten olmalıdır.

En önemlisi; işin zevki zorluğundadır.

Bu bahsettiğim benzetmeler bu meslek dışındaki mesleklerden birine veya birkaçına uyuyor olabilir, tersine bir iddiam yoktur. Her meslek aynı derecede özel ve insanlık için gereklidir. J

Hiç yorum yok: